Küresel ısınmanın ve iklim değişikliğinin hemen her platformda konuşulduğu şu günlerde dünya su günü kutlamalarının önemi bir kat daha artmaktadır.
Dünya Su Günü, her yıl 22 Mart'ta kutlanır. 1993 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından ilan edilmiştir.
İlk kez 1993'de Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı'nda önerilen "Dünya Su Günü", gerek BM üyelerinin, gerekse diğer dünya ülkelerinin giderek büyüyen temiz su sorununa dikkat çekmek, içilebilir su kaynaklarının korunması ve çoğaltılması konusunda somut adımlar atılmasının sağlanmasında teşvik olması amacıyla bu isme bir gün adamak anlamında oluşturuldu.
Küresel ısınmanın ve iklim değişikliğinin hemen her platformda konuşulduğu şu günlerde dünya su günü kutlamalarının önemi bir kat daha artmaktadır. Suyun etkin ve sürdürülebilir bir şekilde kullanılabilmesi, sadece kanun ve yönetmeliklerle sağlanması mümkün olmayacaktır. Bu konuda her dünya vatandaşının suyun değerini bilme bilincine ulaşması temel şarttır.
Bireysel olarak suyun korunması adına neler yapabiliriz. Aslında bu sorunun cevabı suyun direk kullanımı ile sınırlanmamalı. Zira insanoğlu sınırsız diye kendisine dayatılan ihtiyaçlarını karşılayabilmek için pervasızca su tüketmektedir. Gereksiz ya da olmasa da olur diyebileceğimiz birçok şey var hayatımızda. Bu ikincil ve hatta ihtiyacımız bile olmayan şeyleri hayatımızdan çıkardığımızda geriye kalanlarla hayatımızı devam ettirebiliyor ve bundan da mutlu oluyorsak aslında vahşice su kullanmamıza da gerek kalmıyor.
Bir makalede bir gömlek üretmek için 25 ton su kullanıldığını okumuştum. Gömlek için gerekli pamuğun kullanımından tutun da işlenmesi, gömleğin oluşturulmasına kadar geçen süreçteki toplam su tüketiminden bahsedilen bu tespitte akla ilk gelen soru ‘evde kaç gömleğim var?’ sorusu. Gömlek kullanmayacak mıyız, tişört giymeyecek miyiz. Elbette kullanacağız bütün bunları ancak moda akımı, sonbahar, kış, ilkbahar, yaz kreasyonları gibi kavramların etkisiyle evdeki gardırobumuzu rengarenk ürünlerle doldurduğumuzda barajlardaki su seviyesinin daha çok haber konusu olduğu günleri yaşıyoruz. Belki bunlar daha iyi günlerimiz. Zira son elli yılda ege bölgesine %40 daha az yağış düştüğünü dikkate alıp, maalesef bir damla su kalmayan eskinin sazan balıkçılığının en önemli merkezi olan kurumuş Gölmarmara gölü gerçeği bize en sert tokadı atıveriyor.
Gerçekle yüzleşmenin vakti geldi de geçiyor. Evdeki akıtan musluklardan başlayacağımız bilinçli su kullanımı ve tasarrufu işine sınırsız tüketim çılgınlığını bitirerek, tarlalarda vahşi sulamayı bırakarak, ormansızlaştırmayı terk ederek devam etmeliyiz.
Süleyman Kollu